Nilüfer Belediyesi’nin, Tarih Vakfı iş birliğiyle düzenlediği Tarih Buluşmaları’nda bu ay, “158. yılında Çerkes sürgünü” konuşuldu.
Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş’un moderatörlüğünü yaptığı söyleşiye, “Benim Adım 1864” kitabının yazarı Elbruz Aksoy konuk oldu. Çevrimiçi gerçekleşen buluşmada, Çerkeslerin o dönem yaşadığı sürgün ve acı hatıralar ile Aksoy’un kitabı konuşuldu.
21 Mayıs 1864 tarihinin Çerkeslerin tarihinde çok önemli bir kırılma oluşturduğunu, sürgün ve soykırımı temsil ettiğini belirten Elbruz Aksoy, bu tarihte yaşanan olaylara değindi. Kendisinin de 5. nesil sürgün çocuğu olduğunu söyleyen Aksoy, çocukluk yıllarının Samsun’da, büyüklerinden dinlediği hatıralarla geçtiğini ifade etti. Aksoy, “Karadeniz’in ötesinde ne var diye merak ederdim. Büyüklerim de bana kayıp bir ülke olduğunu söylerdi. 1980’lerde orada kayıp değil ama unutulmuş bir ülke olduğunu, Çerkesya’nın varlığını, meselesini, sürgününü ve 1990’lardan sonra da soykırımı hem öğrenmeye hem yazmaya başladım. 1996’da kendimi keşfim oldu” dedi.
Biriktirdiği insan hikâyelerinin ve hatıraların unutulmaması için bir kitapta buluşturduğunu söyleyen Aksoy, “Bu düşünceyle 17 hatırayı bir araya getirdiğim Benim Adım 1864 kitabını yazdım. İçinde samimi insan hikayeleri, hüzün ve sürgün var. 1864 yaşanmasaydı, bütün bu hikâyeler olmayacaktı” diye konuştu.
Çerkesler için 1864’ün mihenk taşı olduğunu vurgulayan Elbruz Aksoy, kitabında, 1864 sonrası sürülen bir halkın Türkiye’de, Suriye’de, Ürdün’de hayatta kalma mücadelesinin yer aldığını söyledi. Aksoy, “Çerkes güzellemesinin arkasında ne var. Benim asıl sorum buydu. Çünkü her güzellemenin arkasında anlatılmak istenmeyen ya da unutulmak istenen bir şeyler vardı. Benim tam da eleştirel bakışla yakalamak istediğim buydu. Ben gerçek bir Çerkes kimliği, sosyolojisi fotoğrafı çekmek istedim. Hâlâ bunun peşindeyim” dedi.