Erdoğan, "Rabbim kardeşliğimizi birliğimizi yol arkadaşlığımızı daim etsin. Rabbim muhabbetimizi, kuvvetimizi, dayanışmamızı daim kılsın. Bugüne kadar hamdolsun siz bizi hiç mahcup etmediniz. İnşallah biz de size ve Rize’ye mahcup olmadık, olmayacağız. Gençler; nasıl Rize, bizi asla yarı yolda bırakmadıysa inşallah biz de Rizeli kardeşlerimizin emanetine halel getirmedik, getirmeyeceğiz. Son 19 yıldır olduğu gibi Rize'ye olan vefa ve minnet borcumuzu yeni eserler, yeni yatırımlarla ödemeyi sürdüreceğiz. Nitekim dün ve bugün Rize'de hem hemşerilerimizle hasbihal ettik hem de inşası tamamlanan eserlerin açılış sevincini, yapılacak eserlerin temel atma heyecanını beraberce yaşadık. Hani sürekli söylüyoruz ya; durmak yok yola devam. Şehrimize kazandırdığımız tüm bu eser, yatırım ve hizmetlerin Rize’ye hayırlı olmasını diliyor, emeği geçenleri canı gönülden tebrik ediyorum" dedi.
'TÜM OYUNLARI BİRER BİRER BOZDUK'
"20 yıldır alnımız ak, başımız dik bir şekilde yürüyoruz" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Geçen ay partinin kuruluşunun 20'nci yıl dönümünü geride bıraktık. 'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' diyerek çıktığımız bu zorlu yolculukta, 20 yıldır alnımız ak, başımız dik bir şekilde yürüyoruz. Bu süreçte nelerle karşılaştığımızı, hangi badireleri attığımızı, bu salonda bulunan partimizin emektarları gayet iyi biliyor, iyi hatırlıyor. Gazete kupürleri üzerinden partimizi kapatmaya kalktılar, Cumhurbaşkanı seçilmemizi engellemek için 367 garabetini ortaya attılar, Cumhuriyet mitingleri adı altında alenen darbe çağrısı yaptılar, terör örgütlerini üzerimize salarak ülkemizi kaosa sürüklemeye çalıştılar. Gezi olaylarında insanımızı birbirine düşürmek istediler. 17- 25 Aralık’ta emniyet, yargı teşkilatları, 15 Temmuz'da ordumuz içindeki hainlere harekete geçirerek darbe yapmaya kalktılar. Ekonomimize yönelik operasyonlardan çukur eylemlerine kadar envaiçeşit saldırıyla karşı karşıya kaldık. Hamdolsun hepsinin de üstesinden geldik mi? Geldik. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle tüm oyunları birer birer bozduk."
'KONTROLLÜ DARBE' İFTİRASIYLA, MİLLETİN ŞANLI ZAFERİNE ÇAMUR ATANLARI GÖRDÜK'
Muhalefete yönelik eleştirilerde bulunan Erdoğan şöyle devam etti:
"Bu zorlu süreçte nasıl milletimizin samimiyetine ve yiğitliğine bizzat şahitlik etmişsek, muhalefetin çapsızlığına, riyakarlığına, vesayet özlemine de aynı şekilde birçok kez şahit olduk. Cumhurbaşkanlığı seçiminde demokrasiye sahip çıkmak yerine, vesayetçilerin ağzı ile konuşan, milleti ve Meclisi tehdit eden darbe heveslileri gördük. Sandıkta bileğini bükemediğin partinin kapatılması için 'Ankara'da yargıçlar var' diyerek mahkemeleri göreve çağıranları gördük. 'Genç subaylar rahatsız' manşetleriyle, alenen darbe çığırtkanlığı yapan sözüm ona gazeteleri gördük. Gezi olayları sırasında polisimize kurşun sıkanları, caddeleri yakıp, yıkan mandalları, esnafın malını mülkünü yağmalayan çapulcuları, baş tacı edenleri gördük. Milli iradeye özellikle yönelik bürokratik darbe girişiminde meclis kürsüsünü FETÖ’nün iftiralarına tahsis eden, miting meydanlarında FETÖ’cü alçakların gönüllü avukatlığını yapanları gördük. Çukur eylemlerinde, bölücü örgütün, şehir eşyalarına ‘arkadaşlar’ diyerek adeta teröristlere canlı kalkan olanları gördük. Kimdi bu? Ana muhalefetin başı. 15 Temmuz gecesi tankların tepesine çıkmak yerine tankların arasından sıvışanları, ‘kontrollü darbe’ iftirasıyla, milletin şanlı zaferine çamur atanları gördük. Kimdi bu? Ana muhalefetin başındaki Bay Kemal. Doğu Akdeniz’de yürüttüğümüz doğal gaz arama çalışmalarına destek vermek yerine Yunan gazetelerine manşet çıkartanları gördük. Kimdi bu? Bay Kemal. Fırat Kalkanından Zeytin Dalı’na, Barış Pınarı harekâtından Libya, Irak, Karabağ'daki operasyonlarımıza kadar ülkemizin, milletimizin ve kardeşlerimizin bekası uğrunda attığımız her adıma karşı, bunları gördük. Ekonomimizi sendeletmek için yatırımcıları ürkütenleri, yurt dışındaki mahfillere ülkemizi şikâyet edenleri gördük. Otel lobilerinde gizli saklı bir şekilde IMF komiserleri ile pazarlık yapanları gördük. Kimdi bu? Aynı şekilde Bay Kemal'in ekibi."
'AYNI ZİHNİYET, GEÇMİŞTEN BUGÜNE ÇİZGİSİNİ SÜREKLİ DAHA DA BOZARAK DEVAM ETTİRDİ'
CHP’nin, çukur eylemlerinde teröristlere gösterdikleri sempatinin onda birini evlat nöbeti tutan Diyarbakır annelerine göstermediğini kaydeden Erdoğan, "Türkiye'yi Suriyelileştirmek için yalan yanlış bilgiler üzerinden zehirli dilleriyle insanımızı kışkırtanları gördük. Bunların en başında da CHP vardı, CHP adına söz söyleyen, evet yalan terörü vardı. Maalesef aynı zihniyet, geçmişten bugüne çizgisini sürekli daha da bozarak devam ettirdi. Herkesle birlik oldular, herkesle iş tuttular, herkesin sözcüğüne soyundular, 3 günlük siyasi çıkarları için çiğnemedik hiçbir değer bırakmadılar. Ama son 20 yıl içinde, 1 kez olsun milletin, memleketin ve mazlumların yanında saf tutmadılar. Çukur eylemlerinde teröristlere gösterdikleri sempatinin onda birini 3 yıldır evlat nöbeti tutan yüreği yanık Diyarbakır annelerine göstermediler" dedi.
'KARŞIMIZDA MANKURTLAŞMIŞ BİR ZİHNİYET VAR'
Erdoğan, "15 Temmuz’un hemen ardından FETÖ’cüler için Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Kılıçdaroğlu tam 732 gündür evlatlarına kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır annelerini bir kez olsun ziyaret etmedi. Terör örgütleriyle iltisaklarından dolayı kamudan ilişiği kesilenlere sahip çıktıkları kadar, ciğerpareleri bölücü terör örgütü tarafından kaçırılan annelere sahip çıkmadılar. Sadece Diyarbakır anneleri meselesinde değil, ülkenin bekasını, insanımızın geleceğini ilgilendiren hiçbir konuda yerli ve milli bir duruş sergilemediler. Ankara’dan İstanbul'a yürürken kimlerle kol kolaydılar? Terörden dolayı mahkumiyet giymiş veya tutuklanmış bu insanlarla beraber oldular. Karşımızda iktidara muhalefeti ülke hatta millete muhalefetle karıştıran mankurtlaşmış bir zihniyet var. Karşımızda kardeşlik iklimini zehirleyen, muvazenesini yitirmiş, aklını ve vicdanını tamamen tatile çıkarmış bir siyaset anlayışı bulunmaktadır" şeklinde konuştu.
'TERBİYESİZLİĞE İMZA ATIYORLAR'
Muhalefete yönelik eleştirilerini sürdüren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Her gün mahşeri vicdanı kanatan bir skandala kadınlarımızın çoğunluğunu tahkir eden bir terbiyesizliğe imza atıyorlar. Parti teşkilatlarını saran taciz, tecavüz, arsızlık, yolsuzluk, hırsızlıkların üstünü örtmek için ülkemizdeki barış ve huzur ortamını dinamitlemekten dahi çekinmiyorlar. Esasında bu zihniyet en büyük zararı insanımızın ufkunu ve umutlarını karartarak siyaset müessesesine veriyor. Daha önceki antidemokratik müdahalelerde olduğu gibi, CHP bir truva atı misali siyaset kurumunu içeriden çökertmeye çalışıyor. CHP nasıl 27 Mayıs'a giden yolu yalan ve provokasyonları ile döşemişse bugün de aynısını nefret siyasetiyle yapıyor. Son dönemde yürütülen yalan, çarpıtma ve iftira kampanyalarının amacı 2023’e giden süreçte siyaset dışı aktörlere alan açmaktır. İktidar yüzü göremeyen son 20 senedir girdiği tüm seçimleri kaybeden CHP, milletten yediği tokadın acısıyla ateşi kendisini de yakacak tehlikeli bir oyun oynuyor. CHP kimlerin akıldanelik yaptığını, bu karanlık senaryoyu kimlerin yazdığını kendi belediye başkanları dahil birçok cevabını ikrar ediyor. Son 20 yılda defalarca şahit olduğumuz bu oyunun bir kez daha bozmayı AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak görev addediyoruz. Çok çalışacağız, durmadan gece gündüz demeden çok çalışacağız. Kapısı çalınmadık ev bırakmayacağız. Anneler, kadın kollarımız, hele hele sizler, kapısı çalınmadık ev bırakmayacaksınız. Kale içeriden fethedilir, onu fethedecek olan da sizlersiniz. Gençler, sizler de durmaksızın bütün arkadaşlarınızla gece gündüz demeden koşturacak, çalışacak ve hani Z kuşağı diyorlar ya, hangi kuşak olursa olsun bütün bu kuşakları siz fethedeceksiniz."
'MERAL HANIM SEN BU GEZİCİLERLE BERABERSİN, YOLUN AÇIK OLSUN'
Gençlere inandığını söyleyen Erdoğan, "Kadın kollarımıza inanıyorum, ana kademeye inanıyorum. Bu anlayışla birileri Ankara'daki sırça köşklerinde, yurt dışındaki mahfillerle el ele verip yüksek siyasetçilik oynarken biz milletimizle kucaklaşıyor, milletimizin derdine sevincine ortak oluyoruz. Başkaları hizmet diye musluk açarken, temel atmama törenleri yaparken, temeli atılmış projelerin üstüne beton dökerken biz 81 vilayetimizin her bir köşesine eserlerimizle mührümüzü vuruyoruz. Birileri Boraltan Köprüsü'nde olduğu, gibi bu ülkeye sığınanları katillerine teslim etmenin hesabını yaparken, biz insanlığımızın gereği olarak mazlumlara ve mağdurlara sahip çıkıyoruz. Birileri Bizans benzetmeleriyle yeni fitneler, yeni senaryolar peşinde koşarken biz 84 milyonun kardeşliğini, birlik ve beraberliğini savunuyoruz. Ne diyor Meral Hanım, Bizans'ı kalkıp fethetmiş. Kim? Şu anda İstanbul'un Belediye Başkanı. Yahu biz İstanbul'da şunu görmedik mi, ‘Zulüm 1453'te başladı’ diye duvarları yazanları Meral Hanım nasıl savunuyorsun? Nasıl onlarla beraber aynı yola giriyorsun? Bizans olayını bu şekle dönüştüren ve ‘Zulüm 1453'te başladı’ ifadesini kullananlarla beraber nasıl oluyorsun? Dolmabahçe Sarayı'nın makam olarak kullandığım yerde tam karşı duvarına ‘Zulüm 1453'te başladı’ diye yazan Gezicilerdi. Meral hanım, işte sen bu geziciler ile berabersin, yolun açık olsun. Biz yolumuzu iyi belirledik ve bizim yolumuz onların gittiği yol değil. ‘Ya Bizans'ı alırım, ya Bizans beni alır’, bu akide bizimdir bizim, onların değil. Biz bunu Ayasofya'nın açılışıyla ispat ettik. Onlar ise tam aksine Ayasofya nasıl kapalı kalır diye gayret ettiler. Hamdolsun biz gayretimizin neticesini Allah'tan aldık ve şu anda işte Fatih'ten bu yana kapalı kalan Ayasofya açıldı ve sahiplerine kavuştu" dedi.
'MUHALEFETİN ÇAPSIZLIĞI VE BECERİKSİZLİĞİNİN BİZİ REHAVETE SÜRÜKLEMESİNE MÜSAADE EDEMEYİZ'
Erdoğan, "Birilerinin ufku taş ve laf yığınlarından öteye geçemezken, biz insansız hava araçlarımızla dünya harp tarihini yeniden yazıyoruz. Sınırlarımız içinde terör örgütlerine nefes aldırmadığımız gibi, sınırlarımız dışında da terör bataklığını kurutmak için teröristlerin bütün kamplarını basıyor ve tepelerine biniyoruz. Maruz kaldığımız onca saldırıya, iç ve dış operasyonlara rağmen hedefimizden asla taviz vermedik, vermiyoruz. İnşallah mücadelemizi bundan sonra da aynı kararlılıkla sürdüreceğiz. Türkiye’yi kendi ülkesinin ve milletinin felaketinden medet uman muhteris bir zihniyetin eline bırakamayız. Muhalefeti çapsızlığının ve beceriksizliğin bizi rehavete sürüklemesine kesinlikle müsaade edemeyiz. Bunun için öncelikle AK Parti'li kadrolar olarak kardeşliğimizi perçinlememiz aramızdaki dayanışmayı daha da artırmamız gerekiyor. Bunun yanından milletimizle olan bağlarımızı da sürekli olarak canlı tutmamız ve güçlendirmemiz şarttır. Sahada vatandaşımız ilk önce ve hep AK Parti'li kadroları görmeli. Yani şunu ben duymamalıyım, ‘Ya hiç bizim kapıyı çalmadınız, araziye gelmiyorsunuz’ dememeliler. Tam aksine, ‘Ya kardeşim, ne zaman sokağa baksam AK Parti'li kadroları görüyorum’ demeliler. ‘Rize’de nereye gidersek gidelim AK Parti'li kadroları gördük, görüyoruz’ demeliler. Yani bu Çayeli’nde de böyle olmalı, öbür tarafta Kendirli’de de öyle olmalı. Salarha’da da öyle olmalı. Her yerde öyle olmalı. Derdini, tasasını, sevincini ilk vatandaşımız bizlerle paylaşmalı. Bize oy versin veya vermesin, sıkıntıya düşen her bir kardeşimizin imdadına ilk önce AK Parti'li kadrolar koşmalıdır. Hasta mı, imdadına biz yetişmeliyiz. Darda mı kaldı, imdadına biz yetişeceğiz. Elhamdülillah imkanımız var mı? Var. O zaman hepsinin yanında biz olacağız" dedi.
"Tevazu, samimiyet ve gayretin aşamayacağı hiçbir engel yoktur" diyen Erdoğan, "Yeter ki biz çalışalım, koşalım ve gayret gösterelim. Yeter ki biz millete olan hizmet sevdamızdan taviz vermeyelim. Yeter ki biz hakkın rızasını gözeterek halkımıza hizmet etmekten bir an olsun geri durmayalım. Rabbimin izniyle gerisi gelecektir. Unutmayalım, insan için çalıştığının karşılığı vardır. Allah doğru olanın, dürüst olanın, sabırla ve samimiyetle çalışanın en büyük yardımcısıdır. Ben sizlere güveniyorum. Özellikle kadın ve gençlik kollarımızdan önümüzdeki süreçte daha çok çaba bekliyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
'HALİL, ÇAY İÇECEK YER VAR MI?'
Toplantının sonunda AK Parti Kadın Kolları üyeleri Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çay daveti yaptı. Bu sırada Erdoğan önce İl Başkanı İshak Alim’e nerede çay içeceklerini sordu. Erdoğan, ardından salondaki Rize eski Belediye Başkanı Halil Bakırcı’ya seslenerek ‘Halil aşağıda çay içecek yer var mı?’ diye sordu. Bakırcı’nın yanıtı üzerine Erdoğan, Kadın Kolları üyelerini 60’arlı gruplar halinde çay içmeye davet etti. Erdoğan’ın çay davetini kabul etmesi partili kadınlar tarafından ayakta alkışlandı.