Maymun çiçeği hakkında bilinmeyenler

Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halis Akalın, Maymun çiçeği hakkında bilinmeyenleri aktardı.

Abone Ol

Maymun Çiçeği’nin nadir görülen zoonotik bir hastalık olduğunu belirten Akalın, “Zoonotik hastalıklar hayvanlardan insanlara bulaşan mikroorganizmaların oluşturduğu hastalıklardır. Bununla birlikte bu virüs insandan insana da bulaşır. Hastalığın etkeni Maymun Çiçek (Monkeypox) virüstür. Virüs, Çiçek Hastalığı (Smallpox) virüsü ile benzerlikler gösterken, çiçek hastalığına benzer bir hastalık tablosu oluşturur. Virus çift sarmallı bir DNA virüsüdür ve RNA virüslerine göre (örneğin COVID-19 hastalığı etkeni olan SARS-CoV-2) çok daha nadir mutasyona uğrar. Virüsün Santral Afrika ve Batı Afrika olmak üzere iki kolu vardır. Dünyada saptanan teşhislerin büyük bir kısmı Santral Afrika kolu virüsü tarafından oluşturulmuştur. Maymun Çiçeği’nin hayvandan insana ve insandan insana bulaşabilmektedir. İnsandan hayvana bulaş bildirilmemiştir. Hayvandan insana bulaşta (zoonotik geçiş) enfekte hayvan ile doğrudan temas edilmesi veya enfekte hayvanın tüketilmesi rol oynar. Enfekte hayvanın kanı, vücut sıvıları veya deri lezyonlarına temas ile de bulaşma olabilir. İnsandan insana bulaşta solunum damlacıkları, enfekte kişinin deri lezyonları, vücut sıvıları ya da kullandığı eşyalara çarşaf, giysiler, battaniye gibi temas edilmesi rol oynar. Santral Afrika kolu virüsünün bulaşıcılığı daha fazladır. Şu ana kadar Avrupa’da saptanan virüsün Batı Afrika koluna ait virüs olması insandan insana yayılımın daha az olabileceğini desteklemekle birlikte, bu konuda yeni bilgilere ihtiyaç vardır. Virüs vücuda girdikten sonra hastalık belirti ve bulgularının ortaya çıkması için geçen süre (inkübasyon süresi) 7-17 (5-21) gündür. Hastalık genellikle hafif seyirlidir. Başlangıçta ateş ile birlikte genel bir baş ağrısı, kas ağrıları ve bitkinlik ile seyreden başlangıç (prodrom) dönemi mevcuttur. Bunu daha sonra döküntü ve hastaların çoğunda lenf bezlerinin büyümesi(koltuk altında, boyunda ve kasıkta) izler” ifadelerini kullandı.

Hastalık 2-4 hafta sürdüğünü ifade eden Akalın, “Döküntüler en sonunda kabuklanır ve kabuklara temas edenlere de virüs bulaşabilir. Batı Afrika kolu virüsünün sebep olduğu hastalıkta ölüm oranı yüzde 3.6-4.6 arasında, Santral Afrika kolu virüsünün sebep olduğu hastalıkta ise ölüm oranı yüzde 10.6 olarak bildirilmiştir. Dünyada çiçek aşısı 1980 yılından bu yana uygulanmamaktadır. Çiçek Hastalığı 1970’li yıllarda eradike edilmiştir. Çiçek aşısı yapılmış olan kişilerin yüzde 85’e varan oranlarda Maymun Çiçeği Hastalığına karşı da korunduğu bildirilmiştir. Çiçek aşısı olanların olmayanlara göre hastalığa yakalanma riski 5 kat azalmaktadır. Virüse maruz kaldıktan sonraki ilk 4 gün içinde çiçek aşısı yapılması hastalık gelişmesini önleyebilir, maruziyetten sonraki 4.-14. günler arasında yapılırsa hastalığı önlemez fakat daha hafif geçmesini sağlar. Hasta ya da hastalık şüphesi olan kişilerle doğrudan ya da bu kişilerin kullandığı eşyalarla temas etmekten kaçınmalıdır. Temas eden kişiler kendilerini 21 gün karantinada tutmalı, hastalık belirtilerinin olması halinde sağlık kurumlarına başvurmalıdır. Sağlık kurumuna gidişi sırasında başkalarına bulaşmaması için gerekli önlemler alınmalıdır” diye konuştu.

Kemirgenlerle, maymunlarla ve diğer yabani hayvanlarla temastan kaçınılması gerektiğini belirten Akalın, “El hijyeni ve genel hijyen kurallarına uyulmalıdır. Maymun Çiçeği Hastalığının endemik olduğu Afrika ülkeleri dışında ortaya çıkması ve Afrika ülkelerindeki artışın altında yatan sebepler içinde iklim değişikliği, çiçek aşısının kaldırılmasıyla toplumsal immünitenin azalması, yağmur ormanlarına zarar verilmesi, hastalığın endemik olduğu Afrika ülkelerindeki jeopolitik ve silahlı çatışmalar ve insanların mobilitesinin fazla olması gibi durumlar öne sürülmektedir. Her ne kadar 7 Mayıs 2022 tarihinden bu yana kadar bildirilen teşhislerde bulaş yolu olarak cinsel temas ön planda görünse de hastalık cinsel yol ile bulaşmaktan ziyade yakın temasla bulaşan bir hastalıktır. Günümüzde insanların mobilitesinin çok fazla olması, hastalığın bir pandemi yapma ihtimalini göz ardı etmememizi gerektirmektedir. Bununla birlikte, Avrupa’da şu ana kadar saptanan virüsün daha az bulaşıcı olan Batı Afrika kolundan olması, hastalığın bulaş şekli ve bulaşın belirti ve bulguların ortaya çıkmasıyla başlaması göz önüne alındığında, COVID-19 pandemisi gibi bir pandemiye yol açma ihtimali yüksek görünmemektedir” şeklinde konuştu.