Tarihi külliye için tarihi karar!

Bursa’da Fatih Sultan Mehmed Han döneminden kalan içerisinde cami, medrese, zikir bahçesi ve imam evi bulunan külliye alanına usülsüz yapılan huzur evi inşaatı ile ilgili görülen davada, Danıştay yerel mahkemenin verdiği iptal kararını doğru buldu.

Loading...

Abone Ol

Danıştay Altıncı Dairesi, davalı kurumlar ve yer sahibi tarafından temyiz yoluyla yapılan itirazların bozmayı gerektirecek nitelikte olmadığını ve ilk derece yerel mahkemenin verdiği kararın onanmasına oy birliği ile karar verdi.

Fatih Sultan Mehmet Han’ın İstanbul’u fethedip Osmanlı İmparatorluğu’nu cihan devleti yapma yolunda hızla ilerlediği dönemde Bursa’da hayat süren Maksem ve Ali Paşa Mahallelerine O dönem ki ismiyle Veled’i Habib adını veren Mustafa ve oğlu Hoca Şuca olarak bilinen baba ve oğul iki tüccar, yaptırdıkları külliyeyi Fatih Sultan Mehmed Han zamanında Veled’i Habib ve Harameyn vakıflarına vakfetti. 1930’dan sonra incelenen tapu kayıtlarında vakfa ait gayrimenkulün Eş Şeyh Mehmed Efendi vakfına geçtiği görüldü.

Vakıf malı olarak bilinen ve içerisinde cami, medrese, mektep, zikir bahçesi ve imam evinin bulunan külliye alanında yapılan plan değişiklikleri sonrasında 2015 yılında başlatılan özel bir huzurevi inşaatının temelinde kemikler ortaya çıkınca mahalleli panik oldu.

Yaşanan durum üzerine Bursalı araştırmacı Ali Turan ile mahalle sakinlerinden Şükran Çimyapan ve Asuman Karaduman savcılığa suç duyurunsunda bulunup yapı ruhsatının iptali için dava açtı.

Bursa 2. idare mahkemesinde görülen davada, mahkeme heyeti, 1/1000 ölçekli Maksem Batısı Hisar Muradiye koruma amaçlı imar planında yer alan 5454 ada, 15,43,44,45 sayılı parsellere yönelik alana "özel sosyal ve kültürel tesis alanlarında kültürel hizmet binaları, yurtlar, çocuk yuvaları, yaşlılar bakımevi, halk eğitim merkezleri, kütüphane,sinema, tiyatro, vb tesisler yer alabilir" notlarının eklenmesine dair Bursa Kültür Varıklarını Koruma Bölge Kurulunun 17.04.2014 gün ve 3141 sayılı kararının ve belediyece verilen yapı ruhsatının yüzlerce yıllık tarihsel doku ve kültürün yok edildiği, kamu yararı bulunmadığı, sayısallaştırma çalışmaları dikkate alınmadan plan değişikliği yapıldığı ve hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle yapı ruhsatının iptaline karar verdi.

Bunun üzerine davalı kurumlar istinaf mahkemesi İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesine başvurup kararı temyize götürdü. İstinaf Mahkemesi yerel mahkemenin verdiği kararı onayınca davalı kurumlar itiraz edip kararı Danıştay’a taşıdı. Yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi değerlendirip dosyaları inceleyen Danıştay Tetkik Hakimi, "Temyiz talebinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir" şeklinde görüş bildirdi. Bunun üzerine verilen ara kararda temyiz edilen Bölge İdare Mahkemesi Dava Dairesi kararının yürütülmesinin durdurulması talebinin karşı tarafın cevabı alındıktan veya yasal cevap verme süresi geçtikten sonra incelenmesine oy birliği ile karar verdi.

Davacılarladan Ali Turan’ın savunmasını ve tetkik hakiminin görüşlerini dinleyen Danıştay Altıncı Dairesi, temyiz edilen kararda bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından usul ve kanuna uygun olan kararın onanması gerektiğini belirtip, hem yerel hemde İstanbul bölge mahkemesinin verdiği kararların onanmasına oy birliği ile karar verdi.