Firmalar ticari mal alım satım işlemlerinde, işlemlerini döviz olarak yapsalar bile bu bedelleri artık Türk Lirası olarak tahsil etmek ya da ödemek zorundalar.
Anlaşılan o ki bakanlık, Türk parasının kıymetini koruma amacıyla oluşturulan kambiyo mevzuatının temel amacına uygun olacak şekilde, serbest piyasa koşulları çerçevesinde Türk Lirasının kullanımını önceliklendirmeye ve dolarizasyonla mücadeleye yönelik çalışmalara devam ediyor.
Yasal Mevzuat;
13.09.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan,12.09.2018 tarihli ve 85 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karar’da;Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri belirli sözleşme türlerinde sözleşme bedelinin ve diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak belirlenemeyeceğine ilişkin bazı düzenlemeler yapılmıştı. Söz konusu düzenlemeler sonrasında Hazine ve Maliye Bakanlığınca belirlenen istisnalara ise Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Karara İlişkin 2008-32/34 sayılı Tebliğ’in 8’inci maddesinde yer verilmişti.
19.04.2022 tarihli 31814 sayılı Resmi Gazete’deyayımlanan ve 2008-32/34 sayılı Tebliğ’de Değişiklik Yapılmasına Dair 2022-32/66 sayılı Tebliğ ile bahse konu 8’inci maddenin dokuzuncu fıkrasının sonuna “Ancak sözleşme konusu ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi zorunludur.”cümlesi eklenmiş, on beşinci fıkrasında yer alan “kararlaştırılması” ibaresi “kararlaştırılması, ödenmesi ve kabul edilmesi” şeklinde değiştirilmiştir.
Bu yasal değişikliklerden anlaşılan; menkul satış sözleşmelerinde sözleşme bedellerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasına imkân tanıyan istisnanın piyasanın işleyişini ve ticaretin devamlılığını sekteye uğratmamak amacıyla korunması ancak bu sözleşmeler konusu ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesinin ve kabul edilmesinin zorunlu hale getirilmesi, kamu kurum ve kuruluşları ile Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı şirketlerinin ise bu zorunluluktan muaf tutulması hedeflenmiştir.
İstisnaları;
1. 19.04.2022 tarihinden önce kendi aralarında akdetmiş oldukları menkul satış sözleşmelerinin ifası kapsamında 2022-32/66 sayılı Tebliğ’in yürürlük tarihi öncesinde dolaşıma girmiş bulunan döviz cinsinden kıymetli evraklar kapsamındaki ödeme yükümlülükleri ile
2. 19.04.2022 tarihinden önce düzenlenmiş faturalar kapsamındaki ödeme yükümlülüklerinin
3. Borsa İstanbul A.Ş. Kıymetli Madenler ve Kıymetli Taşlar Piyasası’nda döviz cinsinden gerçekleştirilen kıymetli maden ve kıymetli taş alım satım işlemleri ile bu işlemlerin takası kapsamındaki ödeme yükümlülüklerinin
Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi şartı aranmayacaktır.
Öte yandan Tebliğ’de geçen “menkul” ibaresinin gayrimenkul tanımına girmeyen her türlü mal ve eşyayı kapsadığını belirtmemizde fayda var. Söz konusu yasal düzenleme sadece Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdettikleri/akdedecekleri menkul satış sözleşmeleri konusu ödeme yükümlülüklerine ilişkindir. Bu sebeple,Türkiye’de yerleşik kişiler ile dışarıda yerleşik kişiler arasında akdedilmiş/akdedilecek menkul satış sözleşmelerine ilişkin ödeme yükümlülüklerinin Türk parası cinsinden yerine getirilmesi ve kabul edilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır.
Bir başka deyimle İthalat ve İhracat işlemleri neticesinde yapılan ödeme işlemleri bu kapsamda değildir.
Değişiklik, taşıt satış sözleşmelerinin mevcut durumunu değiştiren bir hüküm içermediğinden, 19.04.2022 tarihinde gerçekleştirilen değişiklik öncesinde olduğu gibi değişiklik sonrasında da Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri taşıt satış sözleşmelerinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılmasının mümkün değildir.
Menkul niteliğinde olamayan yani ticari emtia alım-satımı niteliğinde olmayan hizmet ifa eden işletmeler ilişkin işlemler ile yine hizmet olan özellikle nakliye navlun faturaları ve bunların ödemeleri de döviz ile yapılmaya devam edilebilecektir.
Sonuç olarak ticari hayatı oldukça etkileyen bir karar alınmış durumda. Özellikle ülkemizde gerçekleştirilen imalat/ihracat faaliyetleri için gereken hammadde, çok yüksek oranda yurtdışından temin edilmektedir. Bu da söz konusu imalatçı ihracatçıların emtia alımlarında dışa bağlılık yani alımlarının Dolar üzerinden yapılma zorunluluğuna sebebiyet veriyor.
Bu piyasa şartları altında ödemeler TL olarak gerçekleştirilecek olsa bile hesaplar Döviz üzerinden takip edilmeye devam edecektir. Ödeme günüde hangi kur üzerinden TL’ye dönüş yapılacağı firmalar arasında tartışmalar yaşanmasına kabul edilen kurlar arasındaki farklar ödeme gününde firmaların lehine veya aleyhine kur farkları doğuracaktır. Bu ise yüklü ödemelerde yüksek tutarda kur fakları ve ticari uyuşmazlıklara sebebiyet verebilecektir.
Bir diğer olumsuzluk ise hesapların zaten döviz üzerinden tutulması devam edeceğinden, firmalar ve muhasebe servisleri için ek bir külfet, takip zorunluluğu her ödemede kur belirleme gibi mecburiyetler doğuracaktır. Buda iş gücü motivasyon kaybına sebebiyet verebilecektir.
Uygulamanın dövize olan talebi azaltmak yoluyla kurlarda düşüş-kontrolü sağlayıp sağlamayacağını ise önümüzdeki süreç gösterecek.