Engelliler alanında daha çok detaylı çalışmalar yapılması gerektiğini belirten Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, “İnsanı insan yapan ve diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği gönlü ve merhamet duygusudur. Kişinin içinde taşıdığı benin niteliği çok önemli. Kişilerin statü ve davranışları arasındaki uyumsuzluğu gösteren birçok örnekle karşılaşıyoruz.

Dıştan sağlıklı görünen fakat içten ruhu çürümüş, etrafındaki insanlara hayatı zindan eden kişiler görüyoruz maalesef. Allah kimseyi sevmek ve merhamet duygusundan yoksun bırakmasın. Engellilik konusu tüm kurumların el ele çalışıp aşması gerektiği bir konu. Bursa Teknik Üniversitesi olarak topluma fayda sağlayacak çalışmalar içerisinde yer almaya özen gösteriyoruz.”

1992 yılından beri engellilik konusunda uluslararası farkındalığı daha çok artırmak üzere 3 Aralık Dünya Engelliler Günü olarak ilan edildiğini dile getiren Bursa Teknik Üniversitesi Sosyoloji Öğretim Üyesi Doç. Dr. Medine Sunay, “Günün anlamına binaen biz de farkındalığı artırmak ve mevcut sorunların tespiti ve çözüm önerilerini geliştirmek üzere engellilik çalıştayını düzenledik. Yıldırım özelinde gerçekleştirdiğimiz çalışmalar kapsamında engelli alanında çalışan uzmanlar ve engelli vatandaşlarımızla bir araya gelerek sorunları tespit ederek engelleri birlikte aşmayı amaçladık.”

Çalıştayda Cosmopolis Projesini tanıtan Simbiyoz Aktivite Sosyal Girişimcilik Kuluçka ve Sosyal Gelişim Merkezi Kurucusu Hülya Aras, “Cosmopolis projesi Türkiye, Fransa, İspanya ortakları olan yerel yönetimler, üniversiteler, dernekler arasında işbirliği ve katılımcılığın artırılmasına yönelik uluslararası bir proje.

Projenin Türkiye lokalinde paydaşları Yıldırım Belediyesi, Bursa Teknik Üniversitesi ve Simbiyoz Sosyal Aktivite Derneğidir. Projede amacımız Yıldırım ilçesinde engellilik konusunda çalıştay ve farkındalık etkinlikleri ile engellilik konusunda yerel yönetime önerilerde bulunmak, akademik çalışmalara veri oluşturmak ve güzel uygulamaları uluslararası mecralarda paylaşmaktı.”

Dezavantajlı bireylerin topluma dahil edilmesini iyileştirme ve farklı bağlamlarda deneyim alışverişini teşvik etme amaçlı Team 4 Team projesini yürüttüklerini aktaran Aras, “Burada da yine engelliler dahil dışlanmış kişilerin sosyal katılımlarını sürdürülebilir hale getirmek, dijital araçları kullanarak vatandaş katılımını geliştirmek, şehir ve kasabaların daha iyi olmasını sağlamak için kamusal alanda insan yerleşimlerini kapsayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir olarak düzenlemeyi hedefledik. Uzun vadede şehirlere katılım, yönetim ve sosyal kooperatifler, dijital platformlar gibi yenilikçi projelerin oluşturulması beklenen etkiler arasında.”

Çalıştaya çevrimiçi olarak katılan ve engelli hakları alanında çalışan İstanbul Barosu Avukatı Süreyya Kardelen Yarlı, “Engelli hakları ya da onların hayata katılımları ile ilgili yasal düzenlemeler çok düzensiz ve eksik ne yazık ki. Dezavantajlı guruplarla çalışırken bizi en çok zorlayan konu bu. Çünkü eğer alanda özel olarak çalışmıyorsanız bu tip bir dava size geldiğinde konu ile alakalı araştırma ve bilgi toplama aşaması ciddi anlamda zaman alıyor.

Medeni kanun vb. düzenlemeler yapılırken dezavantajlı gurupların bunlardan nasıl yararlanacağı ya da bu düzenlemelerden nasıl etkileneceği göz ardı ediliyor. Maalesef engelli bireylere yönelik uygulamalar yapılırken onların fikirlerinin alınmadığını ve duyarsız kalındığını görüyoruz. Engelli alanında çalışan avukatlar seslerini diğer alanlarda çalışanlar kadar duyuramıyor.”

 “Ailede genelde baba çalışıyor ya da bu durumu kaldıramayıp evi terk ediyor. Çocuğun bakımıyla ilgilenmek durumunda olan anne de doğal olarak çalışamıyor aldığı cüzi miktardaki bakım maaşı ile geçinmeye çalışıyor. Kötü olan şu ki ek maddi destek için yardım başvurusunda bulunamıyor bu aldığı bakım maaşı nedeniyle.

Ve aileler maalesef ciddi maddi zorluklar altında eziliyor. Otizm dışında engelli olup özel rehabilitasyon ihtiyacı olan bir çok çocuk var fakat yine devlet desteği yetersiz. Bununla birlikte aileler çocuklarının hangi engel durumunda olduğunu bilmediği ve herhangi bir cinsel temas yaşama ihitmali olmadığını düşündüğü için aslında devlet desteği ile uzmanlar tarafından engelli çocuğa aktarılması gereken bilgiler verilmediğinden bu çocuklar cinsel istismara çok açık hale geliyor. Engelli çocuklar ne yazık ki ihmal ve istismara en çok uğrayan bireyler. Devletin bu alanda acilen önlem alması gerekiyor.”

Engelli istihdamının yeterince sağlanmadığına da değinen Yarlı, engelli istihdamının en çok kamuda olduğunu, cezaların caydırıcı olmaması nedeniyle işverenlerin engelli birey istihdam etmek yerine cezayı ödemeyi tercih ettiğini belirtti. Okul öncesi dönemden itibaren engelli bireylere yönelik farkındalığın sağlanması gerektiğinin altını çizen Yarlı, “Yetişkin insanlarda bu farkındalığı oluşturmak daha zor. Ama kaynaştırma sınıfı ve benzeri uygulamalarla çocukluktan itibaren bu bilinci oluşturabiliriz.”

Kentte Erişilebilirlik ve Sivil Katılım konu başlığıyla çevrimiçi olarak çalıştaya katılan PinGoin Erişilebilirlik ve İş Geliştirme Uzmanı İç Mimar Melike Yüksel ve Büşra Altıntepe, engellilerin her alanda daha bağımsız yer alabilmesinin önemini ve buna yönelik geliştirdikleri Pingoin uygulamasını anlattı.

Engelli bir kişinin sosyalleşmek üzere bir mekâna gitmesinin çok çetrefilli bir süreç olduğunu, “Binadan çıkarken uygun basamak ya da asansörün olması, otobüsün engelli rampasının olup olmaması, gideceği mekanın engelli tuvaleti var mı yok mu gibi baştan sona engelliyi sosyalleşmekten uzaklaştıran bir durum söz konusu. Bu süreci iyileştirmek ve engelli bireylerin sosyalleşmesini kolaylaştırmak için Pingoin uygulamasını geliştirdik.”

Pingoin uygulamasıyla sosyal hayatta deneyim eşitliği sağlamak için çalıştıklarını belirten İç Mmar Büşra Altıntepe, gittikleri mekanları erişilebilirlik açısından değerlendirdiklerini, mekanlara iç mimari düzenleme önerilerinde bulunduklarını ve bu şekilde toplumsal bilinci artırmaya çalıştıklarını aktardı.

Dünyada 1 milyar engelli bireyin olduğunu belirten Bursa Teknik Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adem Dağ, “Engellilik, bizim beynimizde oluşturduğumuz bir kavram. Oysa 40 yaş itibariyle her yıl insanın işitme duyusu 0,5 desibel azalmaya başlar ve akabinde kronik hastalıklar zuhur eder.

Dolayısıyla hepimiz belirli sağlık sorunlarını yaşayacak bireyler haline geleceğiz.” dedi. Engelliliğin sosyal dışlanmanın bir sonucu olduğunun altını çizen Dağ, “Engellileri tedavi etmek ya da onlara özel tasarımlar yapmak yerine onların topluma herkes gibi dahil olmasını sağlamalıyız. Engelli bireyler kendilerini çok fazla ifade edemiyor. Bu siyasal bir mesele olup aynı zamanda toplumsal dönüşüme ihtiyacı olan bir husus. Eğitim, istihdam, konut, ulaşım, gelir koruması, kültür-sanat, spor faaliyetleri, dini alanlar ve bunun gibi pek çok alanda eşit katılım için yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor.”

Dijital Savunuculuk başlıklı konuşmasıyla çalıstayda konuşan İnternet Gazetecileri Derneği Genel Sekreteri ve Bursada Bugün Genel Yayın Yönetmeni Aysın Komitgan internet gazeteciliği kavramı ve internet yasası konusunda bilgiler aktardı. Teknolojinin hızla ilerlediği günümüzde internet kullanımının daha çok arttığını ve herkesin gazeteci gibi her konuda paylaşım yapar hale geldiğini, “Sosyal medya çok doğru kullanılmıyor.

Alana yönelik yasal düzenlemeler olmadığı ve cezai uygulamalar olmadığı için insanların birbirlerini çok rahat yıpratabildiği, psikolojik şiddete, tacize maruz bırakabildiği bir alan. Türkiye’de internet medyasının yasal bir düzleme oturtulması gerekiyor. Kişilerin hak ve özgürlüklerini korumak ve medyanın geleceğini kurtarmak adına internet yasasının çıkması için mücadele ediyoruz.”

Editör: TE Bilişim