Nörolog Dr. Ümit Eren, migren hastalığının tedavisine yönelik olarak üretilen ilk ilacın ’migren aşısı’ olduğunu belirterek bu tedaviyle hem atak sıklığının hem de ağrı yoğunluğunun azaldığını söyledi. Dr. Eren bu yöntemin, koruyucu tedavilere başlayıp yanıt alamayan ya da bu ilaçları tolere edemeyen ve ayda 4’ten fazla atağı olan hastalara uygulanmasını tavsiye etti.

Acıbadem Bursa Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Ümit Eren, şiddetli baş ağrısı atakları ile kendini gösteren, engelleyici bir nörolojik hastalık olan migren ve tedavisi için son yıllarda kullanılmaya başlayan migren aşısı hakkında önemli bilgiler verdi. Dr. Eren, migrenin en sık görülen belirtilerini “Genellikle tek taraflı, sıklıkla şakaklarda, bazen göz ve göz arkasında bazen de alında, başın arka tarafında yerleşen zonklama tarzında baş ağrısı, bulantı, ışığa, sese ve kokuya duyarlılık, kelime bulma güçlüğü, donukluk, iştah değişiklikleri ve hareketle artan baş ağrısı” olarak sıraladı.

Migrenin en sık rastlanan çeşitlerinin auralı ve aurasız migren olduğunu belirten Dr. Eren, “Auralı migrende ağrı başlamadan 5 ila 60 dk önce parlak ışık çakmaları, bulanık görme, yarım görme gibi görsel belirtileri, baş dönmesi, konuşmada bozulma, tek taraflı uyuşma ve güçsüzlük gibi nörolojik belirtiler görülebilir. Bu belirtiler bazen baş ağrısı ile beraber de gözlemlenebilir” dedi. Migreni tetikleyen faktörler arasında sıklıkla stres, hormonal değişiklikler (adet dönemleri), beslenme düzensizliği, uyku düzensizliği (fazla uyumak veya az uyumak), ilaçlar (doğum kontrol hapları, menopozda kullanılan hormon ilaçları) mevsim değişiklikleri, bilgisayar oyunları, parfüm gibi güçlü kokular, aşırı kahve, kafein ve bazı gıdaların yer aldığını dile getirdi.

“İki farklı tedavi yöntemi var”

Migren tanısının nöroloji uzmanının hastanın şikayetleri detaylı olarak dinlemesi, detaylı nörolojik muayene yapması ve sonra ayırıcı tanı için birtakım testler istemesi ile konulduğunu ifade eden Dr. Eren tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi, iki farklı tedaviye başvurulduğunu anlattı. Birinci tedavinin akut atak tedavisi olduğuna değinen Dr. Eren “Bu tedavi, atağı en kısa sürede sonlandırmaya yönelik ağrı kesici tedaviden oluşur. Ağrı kesiciyi sık almaktan kaçınılmalı, zamanında ve gereken dozda ağrı kesici alınmalıdır. Gereksiz yere ağrı kesici kullanımı uzun dönemde her gün gelen baş ağrıların sebep olabilir. Ayda 3 ya da daha az migren atağı geçiren kişilere atak tedavisi başlanır. İkinci tedavi şekli ise koruyucu tedavi, yani migren ağrısının oluşmasını engellemeye yönelik düzenli bir tedavidir; ayda 4 ve daha fazla ağrısı olan hastalara uygulanır. Bu tedavi ile ağrının sayısını ve şiddetini azaltmak hedeflenir. Hastaya her gün alacağı ilaç tedavisi başlanır, böylece hem hayat kalitesi artırılır hem de hastanın gereksiz ve fazla ağrı kesici almasının önüne geçilir. Bu durumda genellikle en az 6 ay süre ile sürekli ilaç kullanılır. Bu tedavi migrenin tetikleyicilerine ek kullandığı ilaçlara sahip olduğu kronik hastalıklara ve hastanın tedaviye uyumuna göre hasta ile birlikte nörolojı uzmanı tarafından düzenlenir” diye konuştu.

“Doğruda migren tedavisine yönelik üretilen ilk ilaç: Migren iğneleri”

Migrenli hastaların bir kısmının bu koruyucu tedavilere yanıt vermediğine veya bunları tolere edemediğine dikkat çeken Dr. Eren son yıllarda, ’’Migren Aşısı’’ olarak bilinen ve aslında bir aşı değil bir ilaç tedavisi olan yöntemden de bahsetti. Migren aşısının sadece migren sıklığını değil, aynı zamanda yoğunluğunu da azaltabildiğinin altını çizen Dr. Eren migren aşısı ile ağrının oluşmasının engellendiğini ve muhtemel atakların önüne geçildiğini söyledi.

Bugüne kadar, migrenin koruyucu tedavisinde kullanılan tüm ilaçların başka kronik hastalıkları tedavi etmek için üretilmiş ve migrene de faydası olduğu görülüp kullanılan ilaçlar olduğunu vurgulayan Dr. Eren bu iğnelerin doğrudan hastalığa yönelik mekanizmalara etki etmek üzere üretilen ilk migren ilaçları olduğunu ifade etti. Migren aşısının şu an için maliyetinin yüksek olduğunu belirten Dr. Eren “Bu sebeple öncelikle koruyucu tedaviler başlanıp yanıt alınamayan ya da bu ilaçları tolere edemeyen ve ayda 4’ten fazla atağı olan hastalara nöroloji uzmanınca uygun görülen hastalara uygulanır. Enjeksiyon yerinde ağrı, kaşıntı ve kabızlık en sık bildirilen yan etkilerdir, bunun dışında ciddi bir yan etki bildirilmemiştir. Ayda bir (ilk ay yükleme dozu) uygulanır, en az 3 ay boyunca uygulamak doktorunuzun tavsiyesine göre süresi 6 ay veya 1 seneye kadar uzatılabilir. Diğer koruyucu tedavilere bir üstünlüğü de yapıldığı gün itibari ile etkisini göstermesidir” diye konuştu.

Kaynak: iha