Barış Bıçakçı ve Tufan Taştan’ın senaryosunu kaleme aldığı ’Sen Ben Lenin’ filmi, Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediği ’Bir yönetmen, bir söyleşi’ etkinliğinde gösterime sunuldu. İlgi gören filmin ardından sanatseverler, Tufan Taştan ile söyleşi gerçekleştirdi.
Senaryosunu Barış Bıçakçı ve Tufan Taştan’ın kaleme aldığı, güçlü oyuncu kadrosuyla 2021 yılında vizyona giren ’Sen Ben Lenin’ isimli filmin gösterimi, Konak Kültürevi’nde yapıldı. Filmde, Düzce’nin sahil kasabası Akçakoca kıyısına dalgaların getirdiği Lenin’in ahşap büstünün, uzun yıllar boyunca kasaba meydanına dikilmek istenmesi fakat bürokratik izinlerin çıkmaması sonucu bir depoya zorunlu olarak konulması konu ediliyor. Büstün hikâyesini alternatif bir gerçeklik sunarak ele alan sinema filmine, sanatseverler ilgi gösterdi.
Barış Falay, Saygın Soysal, Melis Birkan, Serdar Orçin, Salih Kalyon, Binnur Kaya, Serkan Keskin, Nur Sürer gibi isimlerin rol aldığı film gösteriminin ardından da sanatseverler, filmin senaristi ve yönetmeni Tufan Taştan ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdi. Film hakkındaki görüşlerini dile getiren izleyenler, merak ettiği sorulara da yanıt buldu.
Filmin, gerçeğin çok ötesinde olduğunu dile getiren Tufan Taştan, “Filmde bir takım gerçeklik payı var ancak biz, kurmacanın kurmacasını yaptık. Bir masal anlattığımıza inandık. Seyircinin bundan ara ara çıkmasını istediğimiz için kara mizahı kullandık. Seyircinin, filmle arasına mesafe koymasını istedik ve bunu gülerek yapması gerektiğine inandık. Filmin, bir yanıyla da sert bir hikâyesi var. Bir yüzleşme hikâyesi var. Lenin ile başlıyor, Ahmet abiyle son buluyor. Bu ülkede yaşanmış bir şeyle yüzleşmeye de çalışıyor. Bir acı da var aslında. Bir yanıyla da o acıyı dramatize etmemek için kara mizahı kullanmayı denedik” diye konuştu.
Filmi, zor koşullarda 12 gün gibi kısa bir sürede çektiklerini söyleyen Taştan, “Bu senaryonun öncesinde çok hikâyeli, çok mekânlı ve çok karakterli klasik bir film yazmıştık. 3-4 yıl onunla uğraştık. Onu çekmeye çalıştık ama yapamadık. Büyük bütçeli bir işti. Sonrasında senaryoyu değiştirdik ve bu filmi yazmaya başladık. Herkes hikâyeye anlatmak istediğimiz derde ortak oldu. İyi bir ekip olduk. Herkes gönüllü oldu. Bu kadar ismi bir araya getirebilmek de zordu elbette. Oyuncuların iyi olması da, filmi bu kadar kısa sürede çekmemizde önemli bir etken oldu” dedi.
Sinemanın kalıcı bir şey olduğunu vurgulayan Tufan Taştan, “Bugün hala 65 yıl önce yapılmış bir filmi konuşuyoruz, tekrar izliyoruz. Hala açıp o filmlere dönebiliyorsak, sinemanın yaşayan bir şey olduğunu düşünüyorum. Bizim yaptığımız bu film de 50 yıl sonra birinin aklına gelip izlerse, biz bence doğru bir şey yapmış olacağız” ifadelerini kullandı.
Söyleşinin sonunda Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nejla Aslan, Sen Ben Lenin filminin senaristi ve yönetmeni Tufan Taştan’a günün anısına hediye vererek teşekkür etti.