Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'da Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "2024-2025 Yükseköğretim Akademik Yılı Açılış Töreni"nde konuştu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Avrupa'yı karanlıktan aydınlığa çıkarak Endülüs'tür. İlime, bilime verilen değer ne kadar büyükse bir ülkenin istikbali o kadar aydınlıktır. Bilgiyi üreten merkezler ise üniversitelerdir. Akademiler sadece bilgi aktarım yeri değil aynı zamanda ülkenin ihtiyacı olan fikri değerlendirmenin zeminidir. Her ilimize bir üniversite kurduk, 81 vilayetimizin her birinde üniversite var. Öğrencilerimize yönelik destekleri de gözardı etmedik.
"YURTLAR KONUSUNDA DÜNYADA EŞİ BENZERİ OLMAYAN BİR SİSTEMİ ÜLKEMİZE KAZANDIRDIK"
Faşist çevrelerin propagandalarının tersine yabancı öğrenciler eğitim maliyetlerini kendileri karşılamaktadır. Yurtlar konusunda dünyada eşi benzeri olmayan bir sistemi ülkemize kazandırdık. 28 Şubat zihniyetinin katsayı adaletsizliği, kılık kıyafet yasaklarını biz kaldırdık. Türk üniversitelerine yakışan bilimsel yayınlarda ülkemizin ilk 10 arasına girmesini sağlamaktır. TEKNOFEST Adana'daki manzara umutlarımızı daha da artırdı.
"GAZZE'DE SOYKIRIM VAR DİYEN ÖĞRENCİLER POLİS ŞİDDETİNE MARUZ BIRAKILDI"
Bize en üst perdeden ahkam kesenlerin Gazze soykırımında nasıl tavır takındıklarını hepimiz gördük. 'Gazze'de soykırım var.' diyen öğrenciler polis şiddetine maruz bırakıldı yerlerde sürüklendi. Gazze soykırımı, Siyonist lobinin dünyanın en prestijli üniversitelerini de tahakkümü altına aldığını bir kez daha göstermiştir. Siyonist sermayenin bağış fon adı altında dünyanın en iyi üniversitelerine hükmettiği ortaya çıktı.
"SON GÜNLERDE MİLLETÇE YÜREĞİMİZİ YAKAN OLAYLARA ŞAHİT OLUYORUZ"
Son günlerde milletçe yüreğimizi yakan olaylara şahit oluyoruz. İstanbul'da gencecik bir polis memurumuz şehit edildi. Geçtiğimiz Cuma günü ise iki genç kızımız vahşi cinayete kurban gitti. Kimi zaman dijital platformlardan yayılan cerahatin kimi zaman sapkın akınların kimi zaman dizilerin özendirdiği mafya kültürünün bu acıların yaşanmasında rol oynadığını görüyoruz. Bu vakaların ekseriyetinde fail de mağdur da gençlerimizden oluşuyor. Gençlerimizi modern kültürün insafına terk edemeyiz. Gençlerimizin sosyal medyanın ve dijital mecraların, her türlü melanetin bulunduğu karanlık dehlizlerinde yitip gitmelerine seyirci kalamayız."