Bugün bu hattı, Gayrettepe'ye bağlayan Kağıthane-Gayrettepe kesiminin açılışını yapmak için bir aradayız. 9 istasyondan oluşan ve hızı saatte 120 km'ye ulaşan hattımızın günlük yolcu kapasitesi 600 bin kişidir. Mesafe 30 dakikaya, Göktürk-Mahmutbey arası 38 dakikaya, Tekstilkent-İHL arası 45 dakikaya, Taksim-Göktürk arası 26 dakikaya inecektir. Bu hattımızın hizmete alınmasıyla İstanbul'da tamamlanan raylı sistem ağlarının uzunluğu 338,5 kilometreye çıkıyor. Biz söyledik mi yaparız. Ortada bırakmayız. Belediye başkanlığımdan tutun sonra hükümete geldik ve hükümette de Ulaştırma Bakanlığı olarak nasıl bu yolları, hızlı tren hatlarını yüksek hızlı tren hatlarını yaptıysak aynı şekilde İstanbulumuza da bunu yaptık. Birileri de hafriyatla ne yaptılar, kim olduğunu biliyorsunuz. Esasen raylı sistem projelerinde en önemli konulardan birisi hattın beyni diyebileceğimiz sinyalizasyon sistemidir. Aselsan-TÜBİTAK'la bu alanda başkalarına bağımlı olmaktan kurtuluyoruz.
Gayrettepe-Havalimanı metro hattının ilk etüt projesinden uygulamasına kadar süreçleri kendi yerli mühendislik ve tasarımımızla gerçekleştirmekten gurur duyuyoruz. Hayata geçirdiğimiz her projede yerli milli projelerin payının artırılmasına ağırlık vereceğiz. Her konuda tam bağımsız Türkiye hedefine ulaşıncaya kadar azimle çalışacağız.
Bizler 2 günü birbirine eşit olan ziyandadır anlayışına sahip inancın mensuplarıyız. Siyasette de parolamız vatandaşlarımıza kesintisiz hizmet vermektir. Şehirlerin ihtiyaçlarını gidermeyi ana vazifemiz olarak görüyoruz. Millete efendilik olmaz, hizmetkarlık olur.
Millete tepeden bakanlar, milleti hor görenler, millete karşı kibirli, nobran davrananlar siyasette kaybetmeye mahkumdur. 31 Mart akşamı inşallah bunları da hep beraber göreceğiz. Türk siyasi tarihine göz attığımızda bunun sayısız örneğine şahit olursunuz. Emanetin teslim edildiği nice bakan, başbakan, belediye başkanının siyaset sahnesinin tozlu raflarında unutulup gittiğini görürsünüz. Bu gerçeklerin ışığında kendimizi sürekli hesaba çekiyor, her gece bugün ülkemiz milletimiz için ne yaptık sorusunu kendimize soruyoruz. Geride hayırla, şükranla yad edilecek bir miras bırakmayı arzu ediyoruz. Siyasetin inişli çıkışlı yolculuğunda pek çok zorluk, engel, hukuksuzlukla karşılaştık. Vesayetin gölgesinin ülkemiz karabasan gibi çöktüğü 1990'larda belediye başkanlığı yapmış siyasetçi olarak zorluklar karşısında yılmadık. Millete hizmet sevdamızda aramıza kimsenin girmesini istemedik.
Vatandaşımızın içtenlikle söylediği, Allah ondan razı olsun duasını siyasi ve dünyevi hesabın üzerinde görüyoruz. Yolda kalanlardan kesinlikle olmaz. Her kul gibi bizim de eksiğimiz, kusurumuz olabilir. Samimi gayretlerimizle tüm çabalarımıza rağmen bazı hususlar çıkabiliyor. Önümüze hangi engeller çıkarsa çıksın ülkeye ve millete hizmetten asla vazgeçmiyoruz. Zorluklara aldırmadan, bahane aramadan, Türkiye Yüzyılı hedefimiz doğrultusunda sabırla yürümeyi sürdürüyoruz. Bizim nazarımızda 85 milyon vatandaşımızın tamamı oy tercihlerinden bağımsız olarak eşit şekilde hizmete ve hürmete layıktır. 21 yılı aşkın iktidarlarımızın belediyelerimizi siyasi rengine göre ayırmadık. Kampanya dönemi boyunca yaptıklarımızı anlattık, projeleri paylaştık, muhalefetle ilgili eleştirileri açık yüreklilikle dile getirdik. Bu durum İstanbul için de geçerlidir. İstanbul bugün mevcut durumundan çok daha kötüye gitmemişse, bizim elimizi taşın altına koymamızdır.
Hükümetin görev alanına giren hizmetlerden çok daha fazlasının İstanbul'a kazandırarak şehrin iflas bayrağını çekmesinin önüne geçtik. Kağıthane'deyiz. Bu Kağıthane'nin Haliç'e bağlanan kısmının nasıl pislik olarak aktığını hatırlıyor musunuz? Bütün bu pisliği, boğazın temiz suyunu biz buraya bağladık. Ondan sonra buranın suyu ne oldu, tertemiz oldu. Biz yaptık, söyledik mi yaparız. Bundan sonra da yapacağız. Murat'ımızla yapacağız. Muradınıza ermek istiyorsanız Murat'a sahip çıkacaksınız. Belediyeler, bir taraftan hükümet olarak biz. İkimiz el ele vereceğiz ve ülkemizi ayağa kaldıracağız. İstanbulumuzu, Ankaramızı, İzmirimizi, Eskişehirimizi ayağa kaldıracağız. Sadece son iki yıl içinde 51 kilometrelik metro hattını İstanbulluların hizmetine sunmanın sevincini yaşadık.
İstanbul gibi her gün büyüyen şehrin artan ulaşım altyapısı için çözüm yolları geliştiriyoruz. Atalarımız ne güzel söylemiş, uğraştıran değil, ulaştıran İstanbul. Bu şuurla çalışmalarımızı aralıksız devam ettiriyoruz. Gençlik yıllarım, partimin gençlik kollarının başında olduğum zamanlar, ahh ahh, şu Kağıthane'nin dili olsa da konuşsa. Hamdolsun, Kağıthane buralara geldiyse bizimle geldi. İstanbul genelinde toplam uzunluğu 53 km olan 4 metro hattının inşası sürüyor. Bu yılın ilk çeyreğinde 4 ayrı proje kapsamındaki 34.2 kilometre raylı sistem hattı ve 18 istasyonun açılışını gerçekleştireceğiz.
Fatih'in emaneti olan aziz şehri, inşaatına başlanmış metroları bile yapamayan zihniyetin insafına bırakmadık, bırakmayacağız. 31 Mart seçimleriyle ilgili takvim işlemeye başladıkça maskeler düşüyor. Kimi şehrine aşkla hizmet ettiği kimin de 3 dönüm bostan yan gel yat Osman misali vaktini boşa geçirdiği netleşiyor. Birilerinin dizleri titremeye, paçaları tutuşmaya başladı. Ülkenin ikini büyük partisinin acemi genel başkanının skandal açıklama, muhalefette yaşanan panik havasının işaretidir. İllerde farklı partilerden adayların olması oyunmuş, tezgahmış. Hiçbir ülkede muhalefetin çoğulcu demokrasideki yarıştan korktuğunu göremezsiniz. Meselenin çok daha vahim tarafı 8 ay öncesine kadar beraber Türkiye'yi yönetmeye talip olduğu siyasi yapılardır. Bunlar altılı masada beraber değil miydiler? Ne oldu bunlara şimdi. Birkaç gün öncesine kadar işbirliği görüşmesi yaptığı partilerin, içtikleri çayın dumanı kalkmadan ihanetle suçlamak tam bir siyasi basiretsizlik örneğidir.
Kağıthane'den sandıkların patladığını görmek istiyorum. Buna var mısınız? Kimseyi küstürmeyeceksiniz. Kucaklayacaksınız. Nefret diliyle değil, kucaklayıcı dille konuşacaksınız. Sağa sola sataşarak rüştünü ispat peşinde koşandan kendi partisine de ülkeye de fayda gelmez. Her partinin kendi adayını çıkarması da gayet tabiidir. Anlaştığımız illerde beraber yol yürüyor, anlaşamadığımız il ve ilçelerde demokratik yarış için hazırlığımızı yapıyoruz. Kimseyi gafletle, şuursuzlukla suçlamıyoruz. Nihayetinde hükmü millet verecek.