MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, rollerin yeniden dağıtıldığı coğrafyada Türkiye’nin artık asla bir figüran olmadığını söyledi.
MHP Bursa Bölge İstişare Toplantısı, Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’nde yoğun bir katılım ile gerçekleşti. Bursa’nın ev sahipliğinde Balıkesir, Bilecik, Çanakkale, Eskişehir, Kütahya, Yalova teşkilatlarının da katılımları ile gerçekleştirilen ’Güçlü Siyaset, Lider Türkiye, Hedef 2023’ temalı toplantıda salondakilere seslenen MHP Genel Sekreteri ve Bursa Milletvekili İsmet Büyükataman, "Özellikle ABD’de ve AB ülkelerinde Türkiye’ye karşı artan düşmanlık girişimleri maalesef yurt içinde de eş zamanlı olarak devam etmektedir. Milli ve dini değerlerimize, Atatürk’e, kadınlarımıza, çocuklarımıza yönelik saldırı ve istismar girişimleri, geçici koruma statüsündeki Suriyeliler ve düzensiz Afgan göçü üzerinden toplumun sinir uçlarıyla oynamak suretiyle başlatılan bir operasyon zinciri dikkat çekmektedir. Terör örgütü PKK’nın siyasi uzantısı HDP’nin seçimde elde ettiği kazanımları davul zurna ile kutlayıp pilav dağıtan CHP, HDP’nin kanlı ellerini yıkamanın derdindedir. Zilletin diğer ayağı İP’in
Genel Başkanı ’MHP ve AK Parti, HDP’yi şeytanlaştırıyor’ diyerek CHP’nin değirmenine su taşımaktadır. Tüm bunlar yaşanırken HDP’nin eş genel başkanları hala ’PKK halktır’ sloganlarının atıldığı toplantılarda bebek katili Öcalan için özgürlük ittifakı oluşturacaklarını ilanla devlete meydan okumaktadır. Büyük Türk devletini katil ve düşman olarak gören, Cumhuriyetin temel niteliklerine ve kurucu değerlerine saygı duymayan, üniter milli yapımızı kabul etmeyen HDP, Türkiye’nin hasımlarıyla aleni bir şekilde kol koladır. Bu sebeple HDP meşru değildir, zararlıdır ve derhal kapatılması demokrasinin ve hukukun gereğidir. Temel insan hakkı olan yaşama hakkını ihlal eden PKK terörü, 1984 yılından beri beşeri ve ekonomik kaynaklarımızı hedef almıştır. Geldiğimiz noktada PKK terörünün yurt içinde beli kırılmış, hainler eylem yapamaz hâle getirilmiştir. Komşu ülkelerde yaşanan buhranlardan faydalanarak ABD-AB ve Rusya’nın desteği ile Türkiye sınırlarında oluşturulmak istenen terör koridoru da başarılı sınır dışı operasyonları ile bertaraf edilmiştir" dedi.
Türkiye’nin etrafının bir husumet ablukasına alındığını ifade eden Ataman, "Dış işgal cephesine ilaveten tesis edilen iç işgal cephesi, Türkiye’nin kuyusunu kazmak için seri nifak üretmektedir. 2013 yılında Gezi Parkı olayları ile denediler, 2014 yılında 6-8 Ekim olayları ile denediler, 2015 yılında çukur olayları ve hendek terörü ile denediler, 2016 yılında 15 Temmuz FETÖ kalkışması ile denediler, gene olmadı. 15 Temmuz gecesi yedikleri tokatla bir süre ortalıkta görünmeyen fitne, başını yeniden kaldırmıştır. 2018’in ağustos ayında, 2019’un mart-ekim aylarında ve son olarak 2020’nin mayıs ayında ekonomik tetikçilerin Türkiye ekonomisini hedef alan saldırılarına bu çerçeveden bakmak gerekmektedir. Muhalefet ve yancıları, vatandaşın gündeminde seçim olmadığını gördükleri, erken seçim için hiçbir gerekçe bulunmadığını bildikleri hâlde çeşitli bahanelerle ’yönetilemeyen bir ülke’ algısı oluşturmaya çalışmakta ve bundan da ’toplumsal bir mühendislik’ çıkarma dalaletine düşmektedir. 50’yi aşkın ilimizde hemen hemen aynı anda ve pek çok noktada çıkartılan orman yangınları, Covid-19 salgınının meydana getirdiği geçici ekonomik sıkıntıların bir yok oluş senaryosu olarak sunulması bunlardan bazılarıdır. Bunlar, erken seçime gidilse dahi sonuç alamayacaklarını bilmektedir. Sandıktan umudunu kesenler, Türkiye’nin yangın yerine dönmesinden medet ummaktadır. Bu beklentiyi karşılayacağını düşündükleri merkez ise zaten Türkiye’deki ’dostları’nı güçlendirmek için çalışacağını beyan etmiştir" şeklinde konuştu.
Lider ülke Türkiye sevdalarının önemli bir parçasının dış politika olduğuna dikkat çeken Ataman, "İngiltere ve AB ülkelerini de yanına alan ABD, Joe Biden başkanlığında küresel politikaları yeniden şekillendirmeye soyunmuştur. ABD, Çin ve Rusya’ya karşı bir blok oluştururken Türkiye’de bir iktidar değişikliği meydana getirene dek Türkiye ile mücadele edeceğini açıkça ilan etmiştir. Yeni Atlantik Antlaşması, G-7 Zirvesi, NATO Zirvesi ve ABD-AB Zirvesi ile görülmüştür ki askeri ve ekonomik hamlelerin dışında ’demokrasi, açık toplum, yolsuzlukların önlenmesi ve otoriter rejimlere karşı mücadele’ kavramları bu sürecin sözde argümanları olacaktır. Bu toplantıların hemen ardından hayata geçirilen ABD merkezli ’Türk Demokrasi Projesi’ doğrudan bu kavramları öne çıkartarak Türkiye’ye yönelik aşağılık niyetleri açık etmiştir. Projede biri eski CHP milletvekili olmak üzere iki kaçkın FETÖ’cünün bulunması, ABD’nin yoldaşlarını ifşa etmektedir. Tüm bu gelişmeler, ABD Başkanı Joe Biden’ın henüz ABD Başkan adayı iken söylediği ’Türkiye’de bir iktidar değişikliği gerçekleştirmek için muhalif liderlerin desteklenmesi gerektiği’ yönündeki sözlerinin eyleme geçirildiğini göstermektedir. Türkiye, bölgesinde gerçekleşecek her türlü faaliyette ana aktör konumundadır. ABD, AB ve Rusya’nın atacağı adımlarda bu gerçeği kabul ederek siyaset geliştirmesi kendileri adına faydalı olacaktır. Çünkü Türkiye, rollerin yeniden dağıtıldığı coğrafyada asla bir figüran değildir. Tüm bu iç ve dış gelişmeler, Türkiye’nin bekasına yönelen tehditlerin kaynağını, aktörlerini, metodunu, boyutunu göstermesi bakımından önemlidir. Zilletin temsilcileri, beka düzeyindeki bu tehditlerin karşısında yer almak yerine tehditlerin içerideki ayağı olmuştur. Bu yüzdendir ki dışarıdakilerin her hamlesinde içeridekilerin desteği eş zamanlı olarak gelmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi bugüne kadar olduğu gibi sağlam duruşuyla, tartışılmaz vefasıyla, millî bekanın onuruna göstereceği yüksek bağlılıkla dâhili ve harici bedhahlara karşı kutlu mücadelesini sürdürecektir. Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi, millî duruşun simgesidir, şühedaya vefanın adresidir. Sevdamız Türklük ve Türkiye’dir. Milli bekayı yaşatmak, taviz vermeyeceğimiz ilke ve inancımızdır" dedi.