Yaşamın doğasında huzur ve denge vardır. Zihnimizi susturup sessiz ve sakin bir şekilde dinleyip gözlemlersek o huzuru ve dengeyi çok rahat görebiliriz.
Belli bir farkındalığa ulaşan kişi kendini kızdıran ve an içerisinde ortaya çıkan bu durumun özgürleşmesi gereken duygular olduğunu, kızmadığında bu dersi geçeceğini, bu yüzden aklına gelen kötü sözlerin kendine ait olmadığını, kafasının içinde konuşanın kendisi olmadığını, kendisinin sadece bu sesleri duyan olduğunu bilir. Işte...konuşan şeytanimiz dediğimiz zihnimizdir.
Kafasının içinde konuşanın kendisi olduğunu zannedense yükselen ateşle kavgaya tutuşur ve sonu pişmanlıktır, madde aleminde şeytanın çalışma sistemi böyledir.
Oysaki sizi kızdıran eşiniz, sevgiliniz, çocuğunuz veya etkileşimde olduğunuz her hangi birisi sizdeki özgürleşmeniz gereken konuyu açığa çıkarmak için sistem tarafından emrolduğu şekilde hareket etmektedir ve sizi kızdıran sizin şeytanınızdır.
Karşı taraf ne yaparsa yapsın ve kim olursa olsun sizi kızdırmak için emrolunmuştur, sebep ne olursa olsun asla kızılmamalıdır. Kızma duygusunu notrlemedikće bu sınavımızı verememiş oluyoruz ve tekrar tekrar aynı şeyleri yaşayacağız. Bunu bize yaşatan Ali hayatimizdan çıkacak olsa Ahmet yine hayatımıza girip yaşatacaktır bize bunları, takiii bu sınavımızı verinceye kadar.
En çok kızdığı, öfkelendiği, yargıladığı, nefret ettiği, hoş göremediği bir durumla karşılaştığında sakın olabilen, dengede kalabilen kişi şeytanıyla barışmış olur ( Namazdaki rüku ve secde hareketi de bunun fiziksel anlatımından başka birşey değildir) ve kendi kendinin efendisidir artık. Işte bu durumda özgürleşmiş, ÖZ olabilmişizdir.