Frutti Extra Bursaspor tarih yazmaya devam ediyor. Slovenya seferinde takımın kendine olan müthiş güveni, her geçen gün artan hırs, takım uyumu ve başarma isteği, gözle görülür hale geldi.
Maçtan önce karşılaştığım tüm oyuncular, maçı kazanacaklarından o kadar emindiler ki, hiçbirinde heyecan, tedirginlik yoktu. Sporun her alanında böyledir, bu biraz fazla kendinden emin tavırlar, yani fazla güven bazen terse teper. Yaşadıkları güven patlaması bizlere, “…bu oyuncular acaba fazla mı güveniyorlar..” kendilerine dedirtecek kadar rahattılar.
Maç günü öğlen yapılan şut antrenmanında şut yüzdeleri seyirci olan bizlerin içini ferah tutacak kadar iyiydi.
Sonuç olarak tüm oyuncular Partizan gibi bir devi elemenin, öyle kolay kolay çıkılamayacak bir atmosferden zaferle çıkmış olmanın özgüveni ile finale kadar gideceğiz ruh haline bürünmüşlerdi.
Doğrusu bu halleri Ljubljana bitsin Andorra başlasın tadındaydı. 200 bin nüfusa sahip Ljubljana’da maç günü resmi tatil de olunca sokakta insan görmek zor iken, maçın oynanacağı 13 bin kişilik salonun kapalı gişe maça hazır olmasını hayretle karşıladık. Tam bir karnaval havasında maça gelen rakip taraftarlar, şehrin en önemli aktivitesi olan Cedevita Olimpija’nın bu önemli maçında takımlarını yalnız bırakmamışlardı. Tribünler hem coşkulu hem de dopdoluydu.
Yöneticilerimiz ve misafirlerine, Olimpija yetkilileri büyük bir jest yaparak Salondaki 16 numaralı locayı tahsis etmişlerdi. Loca renkli simalarla doluydu. İcra Kurulu üyeleri, Bursa’nın önde gelen simaları, ve tabi olmazsa olmaz, Bursasporumuzun efsane Başkanı Levent Kızıl ve yanında Türk Sporunun renkli ismi Sinan Engin’le beraber maçı alışkın olmadığımız bir sakinlikle seyrettiler. Meğer Sevgili Başkan, Partizan maçında da uğurlu gelince, erken sevinmeme totemi uyguluyormuş. Bir de yılların tecrübesi ile, fark açılınca susan Olimpija seyircisini hareket geçirir endişesi ile o salındaki sessiz zamanlarda Yöneticilerce yapılan yapılan tezahüratları da kibar bir üslupla susturmayı da ihmal etmedi. Sinan Engin ise sanki doğuştan Bursaspor’lu gibiydi. Galibiyet sonrası yöneticilerle sarmaş dolaş kutladı.
Maça gelirsek, artık makine gibi çalışan takımımızda, makine dişlisinin en sorunlu kısmı faul problemleri nedeniyle Hayes’di. Hayes Partizan maçı gibi erken faul problemine girdi. Takımın en önemli dişlisinin bu faul problemleri oyunu çok zor hale getiriyor. Bu problem Koç Alimpijeviç’i maç boyunca çok zorladı. Defalarca oyuncu değiştirerek takımı zinde bırakmaya çalışan Koç, kenardan gelen Holland dışında Metin Türel ve Ömer Utku Al’dan gerekli verimi alamayınca, çaresizce faul problemine rağmen Hayes ve Needham’la oynamaya çalıştı. Holland, ise takımın enerji küpüydü. Bu takımın bir tek çılgını yoktu, o da gelmiş kanımca. Devre arasında yayıncı kuruluşa verdiği müthiş demeç, hırsını ve tecrübesini ortaya koyuyordu. Kanımca maçın kilit adamı da oldu. Herkes Holland’ın şutlarına dikkat ediyor, evet Holland çok doğru şutları çok da isabetli atıyor, ama Holland esas olarak müthiş savunma yapıyor, savunmadaki direncin en önemli sağlayıcısı rolünü müthiş oynuyor.
Onuralp Bitim ve Adrew Andrews ise bildiğimiz performanslarının altında oynadılar. Bursaspor öyle bir oyuncu grubuna sahip ki, bir oyuncu bile eksik oynasa göze batıyor maalesef. Andrews özellikle son topta kendisine hiç yakışmayan bir hücum faulle az kalsın maçı kaybettiriyordu. Ama bu büyük hatadan sonra gösterdiği savunma performansı ile de maçın alınmasında yine onun adı vardı. Kadro yapımız ve bench katkısının azlığı hedefe ulaşmak için herkesin kendisi gibi oynamasını zorunlu kılıyor. Tüm bu olumsuzluklara rağmen rakip Olimpija 26 da 6 gibi çok kötü bir 3’lük şut performansı gösterince Frutti Extra Bursaspor maçın neredeyse tamamında önde kalmayı başardı.
Needham ise Holland’la beraber yine müthiş oynadı. Top elinde iken büyük bir güven veren “güzel adam” takımını yönetti, en önemli dönemde devreye girdi, şut attı, asist yaptı ve Maçın adamı oldu. Ancak birşeyi , hem de gururla eklemek isterim: Frutti Extra Bursaspor Avrupanın en önemli ikinci ligi olan Eurocup çeyrek finalinde, kalite olarak, rakibi Cedevita Olimpija’dan çok daha kaliteli ve seviye olarak da üst seviye bir takım görüntüsü verdi. Tabi ki Avrupanın ilk dört takımı arasına girmek müthiş bir başarı ama, sahada gerek oyuncu gerekse de teknik kadrosu, idari yapısı ve profesyonel idari organizasyonu ile gurur tablosu bir takımımız olduğunun, format gereği deplasmanda oynamanın bile bu güzel takıma sorun yaratmadığının ve aslında skor öyle demese de, çok da zorlanmadan sonuç alındığının altını çizmek gerekir.
Şimdi taraftar ile buluşmanın zamanı: Cumartesi akşamı ise ING Süper Liginde playoff için sahaya çıkacak Bursasporumuz hem keyif vermeye devam edecek hem de seyircisi ile bu tarihi başarıyı kutlayacak.
Tüm Bursa salonda olacak muhtemelen. Bir de buraya bir tahmin bırakayım: Yarıfinal maçında Frutti Extra Bursaspor maçın favorisidir. Rahat bir maç olacağını düşünüyorum. Bir taktım spor şansızlığı falan olmaz ise bu şehir müthiş bir final heyecanına hazır olsun demek isterim. Levent Başkan gibi totem yaparak, sesimi çok yükseltmeden bildiririm)
Avrupa fatihi takımımıza selam olsun…