8 Mart Dünya emekçi kadınlar günü üzerine dünyanın her yerinde çeşit çeşit kutlamalar yapılıyor. Kimileri tarihsel köküne dayanarak anma yapıyor. Kimileri sevgililer günü veya anneler günü gibi kutluyor. Bazı yerlerde kadınlar matinesi düzenleniyor. Şarkılar, danslar, Fixmenü eğlenceler senede bir gün kadın olmanın tadını çıkaralım kafası yaşıyorlar.

Peki gerçekten bu mu olmalı 8 mart? 19 yüzyılda yaşanan acı olaylara dayanarak yas mı tutulmalı, ezbere mi dönüştürülmeli? Ya da kadının üretim ilişkileri içinde yer bularak emekçi sınıfın bir parçası olduğu inkar mı edilmeli? 8 mart, kadının emekçi olması değil de  kadını sadece cinsel kimliğine  mahkum ederek kadınlığının öne çıkarıldığı bir gün olarak mı kutlanmalı?

Tarihimize damga vuran her anlamlı gün gibi 8 dünya emekçi kadınlar günü de dünün değil bugünün saflaşması içerisinde değerlendirilmelidir. Kadın tarihin her döneminde belirleyici rol oynamış ve tarihe yön veren atılımların içerisinde olmuştur. 8 martın tarihselliği buradan gelmektedir. Emek- sermaye çelişkisinin derinleştiği ve kapitalizmin geliştiği dönem olan 19. Yüzyılda, Newyork’ta, emekten yana bayrağını açan kadın, bu uğurda can verirken kadın olduğu için değil emek mücadelesini yükselttiği için feda etmiştir kendisini.

20 yüzyılda, silahı eline alıp cepheye koştuğu için, emperyalizme karşı can verdiği için büyük devrimin parçası olmuştur kadın. Kara Fatma kadın olduğu için değil, Emperyalizme karşı bağımsızlıktan yana mücadele ettiği için feda ettiği için Kara Fatma olmuştur. Halide Edipler, Afet İnanlar, Sıdıka Avarlar… Cumhuriyet aydınlanmasını kalem kalem, satır satır işleyerek harcamışlardır hayatlarını. Onları tarihin şerefli sayfalarına yazan şey kadın olmaları değil aydınlanma bilincini tüm yurda ve mazlum dünyaya yayma azmidir.

Bahriye Üçoklar cumhuriyet devrimin kaleleri olduğu için gladyo saldırısıyla katledi. Türkan Saylanlar yine cumhuriyet aydınlanmasının bir parçası olduğu için Ergenekon tertiplerinde gladyonun hedefinde oldu. Şule Perinçek, Türk devrimin savaşçısı olduğu için 12 mart hapishanelerinde mahkum edildi ve yılmadan usanmadan bugün yine emperyalizme kafa tutan bir çizgide mücadelesine devam ediyor. Onları yücelten değer kadınlık değil onurlu mücadelelerinde gösterdikleri azim ve kararlılıktır.

Yarbay Songül Yakut, kumpasları yıkıp geçerek döndüğü görevinin başında şehit olduğu için bugün onur simgemizdir. Esma Çevik terör bombalarını bir bir imha ederek tırmanmıştır kahramanlık yurduna. Şenay Aybüke Yalçın ise yüzündeki aydınlık, dilindeki türkü ve göğsündeki mermiyle kazınmıştır tarihin şanlı sayfalarına.

Diyarbakır anneleri PKK’nın ciğerinden söke söke alırken evlatlarını, gösterdikleri cesaret, azim ve kararlılıkla bugünün kahramanları olmuşlardır. Türkiye’nin en büyük milli kadın örgütü Cumhuriyet kadınları derneği, bugün kadın mücadelesini emperyalizme karşı mücadele mevziisine oturttuğu için öncüleşmişdir.

Bugün kadın olmak İşte bu kahramanların mirasına dayanarak ve doğru mevzide yer alarak mücadele etmektir. Bugün kadın olmak batı dayatması feminizm akımlarına teslim olmamaktır. İstanbul sözleşmesi gibi şekere bulanmış zehri gözü kapalı içmemektir.

Newyork’ta yükselen emek bayrağını ve Anadolu’da yükselen bağımsızlık bayrağını, emperyalizme karşı mücadelede birleştirerek taşımaktır. Nene hatunlardan Afet İnanlara, Sıdıka Avarlardan Türkan Saylanlara, Bahriye Üçoklardan Şule Perinçeklere, Songül Yakutlardan Şenay Aybüke Yalçınlara, Hacire Annelerden, Tülin Oygürlere uzanan bu şanlı mücadelenin neferi olan tüm kadınlarımızın dünya emekçi kadınlar günü kutlu olsun.